Büyük Taklit Mercii
   Hayat Öyküsü
   Eserleri
   Ahkam ve Fetvalar
   Mesajlar
   Gençler İçin İlmihal
   Resimler
   Soru ve Cevaplar
   Alimlerin Hayat
   Vucuhat hakkında

   E-Mail Listing:


 
Back Index Next

m. 561- cenaze ve onu yıkayan, her ikisi de erkek veya kadın olursa, cenazenin avret mahalli dışındaki yerlerinin çıplak olması daha iyidir.

m. 562- cenazenin avret mahalline bakmak haramdır; onu yıkayan eğer bakarsa günah işlemiş olur, ama gusül batıl olmaz.

m. 563- cenazenin bedeninin bir yeri necis olursa, orası gusledilmeden ِnce yıkanmalıdır. ihtiyaten farz olarak ِlünün bütün bedeninin, gusle başlamadan ِnce pâk olması gerekir

m. 564- cenaze guslü, cenabet guslü gibidir, ihtiyaten farz olarak, tertibi gusül mümkün olduğu müddetçe cenazeye irtimasi gusül vermemelidirler. ama tertibi gusülde meyyitin bedeninin üç kısmından her birini çok suya daldırmak caizdir.

m. 565- hayız veya cenabet halindeyken ِlmüş bir kimseye hayız ve cenabet guslü vermek gerekmez, cenaze guslü yeterlidir.

m. 566- cenazeyi yıkamak için ücret almak caiz değildir. ama gusülden ِnceki hazırlıklar için ücret almak haram değildir.

m. 567- eğer su bulunmazsa veya suyu kullanmanın sakıncası varsa, her gusül yerine cenazeye bir teyemmüm verilmelidir

m. 568- cenazeye teyemmüm veren kimse, kendi elini yere vurarak meyyitin yüzüne ve ellerinin arkasına çekmelidir. ve eğer mümkünse ihtiyaten farz olarak meyyitin de eliyle teyemmüm yaptırmalıdır.

cenazeyi kefenleme hükümleri

m. 569- müslüman’ın cenazesini "îzar" "kamis" ve "lifafe" denilen üç parça bezle kefenlemek gerekir

m. 570- izar, gِbekten dize kadar bedenin etrafını sarmalıdır, gِğüsten ayak üzerine kadar olması daha iyidir, ihtiyaten farz gereği kamis, omuzdan baldırın yansına kadar olan kısmı tamamen ِrtmeli, ayak üzerine kadar olması daha iyidir; lifafenin uzunluğu iki tarafı bağlanabilecek kadar (cenazenin uzunluğundan fazla) olmalıdır ve eni, bir tarafı diğer tarafının üzerine gelecek kadar olmalıdır.

m. 571- îzar'ın, gِbekten dize kadar ِrten kısmı; karnisin, omuzdan baldırın yansına kadar ِrten kısmı kefenin farz olan miktarıdır, ِnceki meselede denilen bu miktardan fazlası kefenin müstehap olan miktarıdır.

m. 572- mirasçılar baliğ olur ve ِnceki meselede belirtilen kefenin farz olan miktarından fazlasının kendi paylarından alınmasına izin verirlerse sakıncası yoktur. kefenin farz olan miktarından fazlasının ve yine ihtiyaten lazım olan miktarının, baliğ olmamış mirasçının hissesinden alınmaması ihtiyaten farzdır.

m. 573- bir kimse, ِnceki iki meselede sِylenen kefenin müstehap olan miktarını kendi malının üçte birinden almalarını vasiyet etmiş olursa veya malının üçte birini kendi masrafı için kullanmalarını vasiyet etmiş olup onun nereye sarf edileceğini belirtmemiş olursa veya yalnızca onun (üçte birini) bir miktarının masrafını belirtmişse, kefenin müstehap olan miktarını onun malının üçte birinden alabilirler.

m. 574- kadının kendisine ait mal olsa bile kefeni kocasına aittir. yine talak bahsinde açıklanacağı üzere kadına ric'i talak verseler ve iddeti tamam olmadan ِnce ضlürse, kocası onun kefenini vermelidir. eğer kocası baliğ olmamışsa veya deli ise, kocasının velisi, kadının kefenini onun malından vermelidir.

m. 575- meyyitin, sağ iken nafakasını temin etmek yakınlarına farz olsa bile, ِldükten sonra kefenini temin etmek onlara farz olmaz.

m. 576- ihtiyaten farz olarak, kefen için kullanılacak üç bezden hiçbiri, altından meyyitin bedeni gِrünecek kadar ince olmamalıdır.

m. 577- başka bir şey bulunmasa bile gasp edilmîş bir şeyle kefenlemek caiz değildir. eğer meyyitin kefeni gasp edilmiş olur ve sahibi de razı olmazsa, defnedilmiş bile olsa üzerinden çıkarılması gerekir. ama ihtiyat olarak çaresizlik durumunda meyyit murdar deriyle kefenlenebilir.

m. 578- cenazeyi necis bir şeyle ve saf ipekten dokunmuş bezle veya altın dokumalı bezle kefenlemek caiz değildir, ama çaresizlik halinde olursa sakıncası yoktur.

m. 579- eti haram olan bir hayvanın yününden veya kılından dokunmuş olan bezle de ihtiyar halinde kefenlemek caiz değildir; ama eti helal olan hayvanın derisi, elbise denilecek şekilde hazırlanırsa ve yine eti helal olan hayvanın, kılı ve yününden kefen yapılırsa sakıncası yoktur. gerçi ihtiyaten müstehap olarak bu ikisiyle de kefenlenmemelidir.

m. 580- cenazenin kefeni kendi necasetinden veya bir başkasının necasetinden necis olursa, eğer kefen zayi olmayacaksa, necis olan miktarı yıkanmalı veya kesilmelidir. ama eğer mezara koymuşlarsa onu kesmeleri daha iyidir, hatta eğer dışarı çıkardıklarında meyyite saygısızlık olacaksa kesmeleri farz olur. eğer yıkanması ve kesilmesi mümkün olmazsa, değiştirilmesi mümkün olduğu takdirde değiştirilmelidir.

m. 581- hac veya umre için ihram giymiş bir kimse ِlürse, diğerleri gibi kefenlenmesi gerekir; başını ve yüzünü ِrtmenin sakıncası yoktur.

m. 482- insanın, sağlığında kendi kefen, sidr ve kafurunu hazırlaması müstehaptır.

hanut hükümleri

m. 583- gusülden sonra meyyitin hanutlanması farzdır; yani alnına, ellerinin içine, diz kapaklarına, ayak başparmaklarının ucuna kafur sürmeliler, burnunun ucuna da kafur sürmek müstehaptır. kafurun taze ve ezilmiş olması gerekir sekilemesî yüzünden kokusu gitmiş olursa yeterli değildir.

m. 584- meyyiti hanut yaparken secde yerleri arasında sıra gِzetilmesi gerekmez. ama kafurun ilk ِnce meyyitin alnına sürülmesi ihtiyaten müstehaptır.

m. 585- kefenlerken veya kefenledikten sonra olmasının bir sakıncası olmamasıyla birlikte meyyiti kefenlemeden ِnce hanutlamak daha iyidir.

m. 586- hac için ihram giymiş bîr kimse sayı tamamlamadan ِnce safa ve merve arasında ضlürse, onu hanutlamak caiz değildir, yine eğer umre ihramındayken saçlarını kesmeden ِnce ِlürse hanutlanmamakdır.

m. 587- kocası ِlen ve iddeti bitmemiş olan bir kadının, her ne kadar güzel koku sürmesi haram ise de, ِlürse hanut sürmek farzdır.

m. 588- ihtiyaten farz olarak meyyiti amber, misk, ud ve diğer ıtırlarla güzel kokulandırmamalılar veya hanut için bunları kafurla karıştırmamalıdırlar.

m. 589- hazret-i seyyid'üş Şüheda aleyhisselam'ın türbetînden bir miktarla kafuru karıştırmak müstehaptır, ama bu türbetle karıştırılmış kafurun, saygısızlık olacak yerlere değdirilmemesi gerekir ve yine "bu kafur değildir" denecek kadar türbetin fazla olmaması gerekir.

m. 590- eğer kafur, gusül ve hanuta yetecek ِlçüde olmazsa ihtiyaten farz olarak gusle ِncelik verilmeli ve eğer yedi uzva yetecek kadar olmazsa ihtiyaten farz olarak alnına ِncelik verilmelidir.

m. 591- iki parça yaş ve taze ağaç dalını cenazeyle beraber kabre koymak müstehaptır.

cenaze namazinin hükümleri

m. 592- müslüman meyyitin namazını kılmak, çocuk bile olsa, farzdır. ama çocuğun babası ve annesi veya onlardan biri müslüman olmalıdır ve çocuk altı yaşını tamamlamış olmalıdır.

m. 593- cenaze namazı gusül, hanut ve kefenlenmeden sonra kılınmalıdır. eğer bunlardan ِnce veya bunların arasında kılınırsa, ister unutkanlık yüzünden olsun, ister meseleyi bilmemek yüzünden, yeterli değildir.

m. 594- cenaze namazı kılmak isteyen kimsenin abdestli, guslü veya teyemmümlü olması gerekmez, beden ve elbisesinin temiz olması da gerekmez, eğer elbisesi gasp bile olsa sakıncası yoktur. ama diğer namazlarda gerekli olan her şeye riayet etmek ihtiyaten müstehaptır.

m. 595- cenaze namazı kılan kimsenin yüzü kıbleye doğru olmalı, yine cenazeyi sırt üstü, baş taraflı namaz kılanın sağına ve ayaklan ise soluna gelecek şekilde ِn tarafa koymak farzdır.

m. 596- namaz kılanın yeri, cenazenin bulunduğu yerden daha aşağı ve daha yukarı olmamalı, ama biraz alçak veya yüksek olursa sakıncası yoktur.

m. 597- namaz kılan, cenazeden uzak olmamalı, ama cenaze namazını cemaatle kılan kimse cenazeden uzak olsa bile saflar birbirine bağlı ise sakıncası yoktur.

m. 598- namaz kılan, cenazenin karşısında durmalı, ama eğer namaz cemaatle kılınırsa ve cemaatin safı cenazenin iki tarafından geçerse, cenazenin karşısında olmayanların namazının sakıncası yoktur.

m. 599- cenaze ve namaz kılan arasında perde, duvar veya bunların benzeri bir şey olmamalı, ama cenazenin tabut veya benzeri bîr şeyde olmasının sakıncası yoktur.

m. 600- namaz kılınırken cenazenin avret yerinin ِrtülü olması gerekir. eğer onu kefenlemek mümkün değilse, avret yeri tahta, tuğla veya benzeri bir şeyle bile. olsa ِrtülmelidir.

m. 601- cenaze namazı ayakta ve gurbet kastıyla kılınmalıdır niyet zamanı meyyit belirtilmeli, meselâ, "bu meyyite namaz kılıyorum gurbeten ilallah" diye niyet etmelidir.

m. 602- cenaze namazını ayakta kılabilecek bir kimse bulunmazsa, oturarak kılınabilir.

m. 603- eğer meyyit, belirli bir şahsın kendine namaz kılmasını vasiyet etmişse, o şahsın, meyyitin velisinden müsaade alması ve velinin de izin vermesi ihtiyaten farzdır.

m. 604- meyyit için birkaç defa namaz kılmak mekruhtur, ama meyyit ilim ve takva ehli olursa mekruh olmaz.

m. 605- eğer meyyite, bilerek veya unutarak veya bir ِzür sebebiyle namaz kılmaksızın defnedilirse ya da defnedildikten sonra onun için kılınan namazın batıl olduğu anlaşılırsa cesedi dağılmadan ِnce cenaze namazında sِylenen şartlara uyularak, kabrine namaz kılmak farzdır,

cenaze namazinin kiliniŞ Şekli

m. 606- cenaze namazında beş tekbir vardır, eğer namaz kılan kimse beş tekbiri şu tertiple alırsa yeterlidir: niyetten ve birinci tekbirden sonra şِyle demelidir:

ikinci tekbirden sonra:

demelidir. üçüncü tekbirden sonra:

demelidir. ve eğer ِlü erkek ise dِrdüncü tekbirden sonra:

demelidir. eğer kadın ise dِrdüncü tekbirden sonra:

demelidir. sonra beşinci tekbiri almalıdır. birinci tekbirden sonra:

demesi ve ikinci tekbirden sonra:

demesi; üçüncü tekbirden sonra:

demesi ve eğer ِlü erkek ise dِrdüncü tekbirden sonra:

demesi ve eğer kadın ise dِrdüncü tekbirden sonra:

demesi daha iyidir. dِrdüncü tekbiri müteakip beşinci tekbiri almalıdır (beşinci tekbirle namaz son bulur).

m. 607- tekbirler ve dualar namaz halinden çıkmayacak şekilde peş peşe olmalıdır.

m. 608- cenaze namazını cemaatla kılan kimse, tekbirleri alıp duaları da okumalıdır.

cenaze namazinin müstehaplarl

m. 609- cenaze namazında birkaç şey müstehaptır:

1- cenaze namazı kılan kimsenin abdestli veya gusülü veya teyemmümlü olması, ihtiyaten müstehap olarak abdest ve gusül mümkün olmadığı takdirde veya abdest aldığında veya guslettiğinde cenaze namazına yetişemeyeceğinden korkarsa teyemmüm yapmak.

2- meyyit erkek olursa, cemaat imamı veya yalnız olarak onun namazını kılan kimse meyyitin boyunun ortası karşısında dursun ve eğer meyyit kadın ise gِğsü hizasında dursun.

3- yalın ayak namaz kılmak.

4- her tekbirde elleri kaldırmak.

5- meyyitle arasındaki mesafenin, rüzgar elbisesini hareket ettirirse cenazeye değecek miktarda az olması.

6- cenaze namazını cemaatle kılmak.

7- cemaat imamının tekbir ve duaları yüksek sesle okuması ve onunla namaz kılanların sessiz okuması.

8- cemaat namazında me'mum, bir kişi bile olsa imamın arkasında durması.

9- namaz kılanın, meyyite ve müslümanlara çok dua etmesi

10-  namazdan ِnce üç defa "es-salat" demesi

11-  cenaze namazını, halkın cenaze namazı için genellikle gittiği yerde kılmaları.

12-  cenaze namazını cemaatle kılmak isteyen hayızlı kadının tek başına bir safta yer alması.

m. 610- camilerde cenaze namazı kılmak mekruhtur, ama mescid-ül-haram'da mekruh değildir

defnetme hükümleri

m. 611- cenazeyi, kokusu dışarı çıkmayacak ve yırtıcı hayvanların cesedi çıkaramayacakları şekilde toprağa

defnetmek farzdır. yırtıcı hayvandan ve kokusunun eziyet edeceğinden korkulmasa bile ihtiyaten farz olarak mezarın derinliğinin yukarda sِylenen miktarda olması gerekir. eğer canavarın onu dışarı çıkarma korkusu varsa mezarın tuğla ve benzeri şeyle sağlamlaştırılması gereklidir.

m. 612- meyyiti toprağa defnetmek mümkün olmazsa, defnetme yerine onu bir binaya veya tabuta koyabilirler.

m. 613- cenazeyi kabirde, bedeninin ِn tarafı kıbleye gelecek şekilde sağ tarafı üzerine yatırmalıdırlar.

m. 614- bir kimse gemide ِlürse, eğer cesedi bozulmayacaksa ve onun gemide kalmasının da bir sakıncası yoksa, karaya yetişinceye kadar bekleyip onu toprağa defnetmeliler, eğer olmazsa gemide gusletmeliler, hanut sürüp kefenlemeliler, namazını kıldıktan sonra ayağına ağır bir şey bağlayıp denize atmalılar veya onu bir fıçıya koyup ağzını kapatarak denize atmalılar, mümkün olduğu takdirde onu, hayvanlara çabuk yem olmayacağı bir yerde denize atmalıdırlar.

m. 615- düşmanın, meyyitin kabrini açıp onu dışarı çıkarmasından ve kulağını, burunu veya başka uzuvlarını keseceğinden korkulduğunda, mümkün olduğu takdirde ِnceki meselede sِylendiği gibi onu denize atmalılar.

m. 616- cenazeyi denize atmak veya onun mezarını sağlamlaştırmak gerekiyorsa, masrafı meyyitin malının aslından alınmalıdır.

m. 617- kafir bir kadın ِlür ve karnında ِlmüş bir çocuk bulunursa, eğer çocuğun babası müslüman ise, çocuğun yüzünün kıbleye gelmesi için kadın, mezarda sol tarafı üzerine ve arkası kıbleye gelecek şekilde yatırılmalıdır hatta henüz çocuğun bedenine ruh girmemiş bile olsa, bu hükme gِre amel etmek ihtiyaten farzdır.

m. 618- müslüman’ın, kafir mezarlığına ve kafirin de müslüman mezarlığına defnedilmesi caiz değildir.

m. 619- müslüman’ın, ona saygısızlık sayılacak çِp, pislik vs. dِkülen yerlere defnedilmesi caiz değildir.

m. 620- meyyit, gasp edilmiş bir yere defnedilmeme! i defnedilme dışında başka işler için vakfedilmiş yere defnetmek ve yine camiye ve cami gibi defnedilme dışında başka işler için vakfedilen bîr yere defnetmek caiz değildir.

m. 621- meyyitin bedeni çürüyüp kabri eskitmeden başka bir ِlüyü o mezara defnetmek caiz değildir.

m. 622- kıl, tırnak ve diş bile olsa meyyitten ayrılan şeyin onunla defnedilmesi gerekir; hayattayken insandan ayrılan tırnak ve dişin gِmülmesi de müstehaptır.

m. 623- bir kimse kuyuda ِlür ve onun çıkarılması da mümkün olmazsa, o kuyuyu kapatıp ona mezar yapmalılar.

m. 624- eğer bebek ana rahminde ِlür ve onun rahimde kalması annesi için tehlikeli olursa, en kolay yolla onu dışarı çıkarmalılar, eğer çaresiz kalırlar da onu parça parça ederlerse sakıncası yoktur. ama işin ehliyse kocası veya işin ehli olan bir kadın onu dışarı çıkarmalıdır, eğer mümkün olmazsa, işin ehli olan mahrem bir erkek, eğer o da mümkün olmazsa, işin ehli olan na-mahrem bir erkek çocuğu dışarı çıkarmalıdır, o da mümkün olmazsa, işin ehli olmayan bir kimse onu dışarı çıkarabilir.

m. 625- eğer kadın ضlür ve çocuk karnında canlı olursa, çocuğun sağ kalacağına ümit olmasa bile ِnceki meselede sِylenen kimseler vasıtasıyla, annesinin sol tarafı yarılarak çocuk dışarı çıkarılmak ve daha sonra dikilmelidir.

defnin müstehaplari

m. 626- kabri normal bir insan boyu kazmak ve meyyiti en yakın mezarlığa defnetmek müstehaptır. ama uzaktaki mezarlık, iyi insanların gِmülmüş olması veya halkın kabir ehline fatiha okumak için daha çok gitmeleri gibi daha iyi bir yِnü olursa, uzaktakine defnedilir. yine cenazeyi kabre bir kaç arşın kala yere koymaları, üç defada yavaş yavaş kabre yaklaştırmaları, her defasında yere koyup kaldırmaları ve dِrdüncü defada (tabuttan alıp) kabre koymaları müstehaptır. eğer meyyit erkek ise, üçüncü defada başı mezarın aşağı tarafına gelecek şekilde yere koymaları ve dِrdüncü defada baş tarafından mezara koymaları, eğer kadın ise üçüncü defada mezarın kıble tarafına koymaları ve yan taraftan mezara indirmeleri, indirirken, mezarın üzerine bir bez koymaları ve cenazeyi yavaşça tabuttan alıp mezara koymaları ve emredilen duaları definden ِnce ve defin sırasında okumaları, meyyiti lahde koyduktan sonra kefenin düğümlerini açmaları ve meyyitin yüzünü toprağa bırakmaları, başının altına topraktan bir yastık yapmaları, arkasına dِnmemesi için meyyitin arkasına pişmemiş toprak veya kesek koymaları, çukuru doldurmadan ِnce sağ eli cenazenin sağ omzuna vurmalı ve sol elle cenazenin sol omzundan sıkıca kavrayıp şiddetle hareket ettirmeleri ve ağzı cenazenin kulağına yaklaştırarak üç defa şِyle demeleri müstehaptır:

filan yerine meyyitin ve babasının ismini sِylemeliler, mesela, eğer onun ismi muhammed ve babasının ismi ali ise üç defa şِyle demeliler:

ondan sonra şِyle demeliler:

filan oğlu filan yerine meyyitin ve babasının ismini sِyleyip daha sonra şِyle demeliler:

yine filan oğlu filan yerine meyyitin ve babasının ismini

sِyleyip şِyle devam etmeliler:

daha sonra:

demeliler ve filan yerine meyyitin ismini sِyleyip ondan

sonra:

demeliler ve daha sonra şِyle demeliler:

m. 627- cenazeyi kabre koyan kimsenin taharetlî, başı açık, ayaklan çıplak olması ve cenazenin ayakları tarafından mezardan çıkması ve cenazenin akrabaları dışında orda hazır bulunanların, ellerinin arkasıyla mezara toprak dِkmeleri ve inna lillah ve خnna ileyhi raciun demeleri müstehaptır. meyyit kadın olduğu takdirde ona mahrem olan kimsenin ِlüyü kabre indirmesi ve eğer mahremi olmazsa akrabalarının onu kabre indirmeleri gerekir.

m. 628- kabri kare şeklinde veya dikdِrtgen şeklinde yapmaları ve toprak seviyesinden dِrt parmak yukarı yükseltmeleri, yanlışlık olmaması için üzerine bir işaret koymaları, kabir üzerine su serpmeleri, su serpildikten sonra orada bulunanların ellerini kabrin üzerine koyarak parmaklarını açıp kabre batırmaları ve yedi defa kadir suresini okumaları ve meyyit için bağış dilemeleri ve şu duayı okumaları müstehaptır:

m. 629- cenazeyi teşyi eden kimseler gittikten sonra, meyyitin velisinin veya onun tarafından müsaade edilmiş birisinin, emredilen duaları meyyite telkin etmesi müstehaptır.

m. 630- definden sonra, meyyit sahiplerine tesliyet arz etmek müstehaptır. ama bir müddet geçmiş ve başsağlığı dilemekle matemlerini hatırlayacaklara onu terk etmek daha iyidir; yine üç güne kadar cenaze evine yemek gِndermek müstehap olup onların yanında ve onların evlerinde yemek yemek mekruhtur.

m. 631- insanın, yakınlarının ِlümünde ve ِzellikle çocuğunun ِlümünde sabretmesi, her zaman cenazeyi hatırladığında خnnآ lillahi ve inna ileyhi raciun demesi, cenaze için kuran okuması, anne ve babasının kabri başında allah'tan hacette bulunması ve çabuk bozulmayacak şekilde kabri sağlam yapması müstehaptır.

m. 632- birinin ِlümünde insanın, yüzünü ve bedenini yaralaması ve kendine zarar vermesi caiz değildir.

m. 633- baba ve erkek kardeşin ِlümü dışında yaka parçalamak caiz değildir.

m. 634- eğer erkek, karısının veya evladının ِlümünde yakasını veya elbisesini parçalarsa veya kadın, meyyitin mateminde, kan gelecek şekilde yüzünü yırtar veya saçlarını yolarsa ya bir kِle azad etmeli, ya on fakire taam vermeli veya onları giydirmeli; eğer bunları yapamazsa üç gün oruç tutmalı. hatta eğer kan da gelmemiş olsa ihtiyaten farz olarak, bu hükümlere gِre amel etmelidir.

Back Index Next