Büyük Taklit Mercii
   Hayat Öyküsü
   Eserleri
   Ahkam ve Fetvalar
   Mesajlar
   Gençler İçin İlmihal
   Resimler
   Soru ve Cevaplar
   Alimlerin Hayat
   Vucuhat hakkında

   E-Mail Listing:


 
Back Index Next

m. 1731- eğer haram bir şeyle orucunu bâtıl ederse, o şey ister şarap ve zina gibi aslen haram olan bir şey olsun, ister hayızken kendi hanımıyla cima gibi dolaylı yoldan haram olan bir şey olsun ihtiyaten farz olarak cem'i keffâreti onun üzerine farz olur: yani bir kِle azad etmeli, iki ay oruç tutmalı ve altmış fakiri doyurmak veya onlardan her birine bir mudd taam vermelidir. bunların üçünü birlikte yapması mümkün olmazsa, hangisi mümkünse onu yapmalıdır.

m 1732- oruçlu kimse, allah'a veya peygamber'e (s.a.a) bir yalan isnat ederse, ihtiyaten farz olarak onun üzerine bir keffaret farz olur, cem'i keffâreti farz olmaz.

m. 1733- oruçlu kimse, ramazan ayının bir gününde bir kaç defa cima yaparsa, ihtiyat olarak onun üzerine cima sayısınca keffâret farz olur ve eğer haram olan cima ise, onun üzerine cima sayısınca cem'i keffâret farz olur.

m, 1734- oruçlu kimse, ramazan ayının bir gününde çımadan başka orucu batıl eden şeyleri bir kaç defa yaparsa, onların hepsi için bir tek keffâret yeterlidir. ama onların sayısınca keffâret vermesi müstehaptır.

m. 1735- oruçlu kimse ضnce haram yoldan cima yapar, sonra da kendi helaliyle cima yaparsa her biri için müstakil keffâret farz olur.

m. 1736- oruçlu kimse ضnce helal olup orucu bozan bir şeyi yapar, meselâ su içer, sonra da haram olan ve orucu bâtıl eden başka bir iş yaparsa, meselâ, haram bir yemek yerse, bir keffâret yeterlidir.

m. 1737- oruçlu kimse geğirmek vasıtasıyla ağzına gelen bir şeyi kasten yutarsa orucu bâtıl olur, onun kazasını tutacağı gibi keffâret de üzerine farz olur. ancak eğer kan veya yenilebilir olmaktan çıkmış yiyecek maddesi gibi yenmesi haram olan bir şey ağzına gelirse ve onu kasten yutarsa, o orucun kazasını tutmalı ve ihtiyaten cem'i keffareti de üzerine farz olur

m. 1738- belirli bir günde oruç tutmayı nezir etmişse, eğer o günün orucunu kasten bozarsa, bir kِle azad etmeli veya peş peşe iki ay oruç tutmalı ya da altmış fakiri doyurmalıdır.

m. 1739- vakti anlayabilecek durumda olan bir kimse, başkasının akşam oldu demesi üzerine iftar eder ve sonradan da akşam olmadığını anlarsa, ihtiyat olarak kaza ve keffâret onun üzerine farz olur.

m. 1740- orucunu kasten bozan bir kimse, ِğleden sonra yolculuğa çıkarsa veya keffaretten kaçmak amacıyla

ِğleden ِnce yolculuğa çıkarsa onun üzerinden keffâreti düşmez; hatta ِğleden ِnce tesadüfen bir yolculuğa çıkması gerekse bile, ihtiyaten onun üzerine keffâret farzdır.

m. 1741- orucunu kasten bozduktan sonra hayız, nifas veya hastalık gibi bir mazeretle karşılaşırsa keffâret ona farz değildir.

m. 1742- ramazanın ilk günü olduğuna yakîni olduğu halde orucunu kasten bozar, sonradan da Şaban ayının son günü olduğu anlaşılırsa keffâret onun üzerine farz değildir. yine ramazan'ın son günü mü, Şevvalin ilk günü mü olduğundan şüphelendiği bir günde orucunu bozar, sonra da Şevvalin ilk günü olduğu anlaşılırsa, onun üzerine keffâret farz olmaz.

m. 1743- oruçlu kimse, ramazan ayında oruçlu olan hanımıyla cima ederse; eğer hanımını bu işe mecbur etmişse kendinin ve hanımının keffâretini vermelidir; eğer kadın da bu cimâya razı imişse her birine bir keffâret farz olur.

m. 1744- eğer bir kadın oruçlu olan kocasını, cima yapmaya veya onun orucunu bozan başka bir iş yapmaya mecbur ederse kocasının orucunun keffâretini vermek ona farz olmaz.

m. 1745- oruçlu olan kimse ramazan ayında oruçlu olan hanımında ihtiyarı kalmayacak şekilde onu mecbur bırakarak cima yapar ve kadın cima esnasında buna razı olursa, ihtiyaten farz olarak erkek iki keffâret ve kadın bir keffâret vermelidir; eğer kadın mecbur bırakılmasına rağmen bu işi kendi irade ve ihtiyarıyla yaparsa, erkek kendi keffâretini ve kadın da kendi keffâretıni vermelidir.

m 1746- oruçlu kimse, ramazan ayında uykuda olan oruçlu hanımıyla cima yaparsa, üzerine bir keffâret farz olur; kadının orucu sahihtir ve keffâret de ona farz değildir.

m. 1747- eğer erkek, hanımım cima dışında orucu bozan bir işi yapmaya mecbur ederse, kadının keffâretini vermesi gerekmez, kadının üzerine de keffâret farz olmaz.

m. 1748- yolculuk veya hastalık yüzünden oruç tutmayan kimse, oruçlu olan hanımını cima yapmaya zorlayamaz; fakat onu mecbur ederse keffâret ona farz olmaz.

m. 1749- insan, keffareti yerine getirmede gevşeklik yapmamalıdır, ama hemen yerine getirmesi de gerekmez.

m. 1750- üzerine keffâret farz olan bir kimse bir kaç yıl onu yerine getirmezse, ona bir şey eklenmez.

m. 1751- bir günün keffareti için altmış fakire taam vermesi gereken kimse, eğer altmış fakir bulunursa onlardan her birine bir muddan yaklaşık on sirdir (750 gr.) fazla vermemeli veya bîr fakiri bir defadan fazla doyurmamalıdır. fakat, fakirin nafakası üzerine farz olanlar varsa, insan onların her biri için -küçük bile olsalar- o fakire birer mudd verebilir. ama onların her birinin payını diğerlerinin payından ayrı vermemeli ve onların hepsinin payını üst üste dِküp bir yerde vermesi şarttır.

m. 1752- ramazan orucunun kazasını tutmakta olan bir kimse, ِğleden sonra orucu bozan şeylerden birini kasten yaparsa on fakire birer mudd yaklaşık on sir (750 gr.) taam vermeli, bunu veremezse üç gün oruç tutmalıdır ve bu takdirde altmış fakire taam vermesi ihtiyaten müstehaptır.

sadece orucun kazasinin farz olduĞu yerler

m. 1753- birkaç halde sadece orucun kazasını tutmak insana farz olur, keffâret farz olmaz:

ramazan ayı gecesinde cünüp olan 1695. meselede açıklandığı üzere- sabah ezanına kadar ikinci uykusundan uyanmazsa.

orucu bozacak bir iş yapmadığı halde orucu niyet etmez veya riya için oruç tutar veya oruç olmamayı kastederse.

ramazan ayında cünüpken gusletmeyi unutup da bir gün veya birkaç gün orucu cenabet haliyle tutarsa.

ramazan ayında sabah olup olmadığını araştırmadan orucu bozan bir iş yaptıktan sonra sabah olduğu anlaşılırsa, yine araştırıp sabah olduğunu zannettiği halde orucu bozan bir şey yapar, sonradan da sabah olduğu anlaşılırsa, o günün kazası farzdır. fakat araştırdıktan sonra sabah olmadığını zanneder veya yakîn eder ve bir şey yer ve sonra da sabah olduğu anlaşılırsa o günün kazasını etmek farz olmaz; ama eğer araştırdıktan sonra sabah olup olmadığında şek eder ve orucu bozan şeylerden birini yaparsa, sonradan da sabah olduğu anlaşılırsa, ihtiyaten farz olarak o günün kazasını yapmalıdır.

sabah olmadı diyen birinin sِzü üzere orucu bâtıl eden şeylerden birini yaptıktan sonra sabah olduğunu anlarsa.

kendisine, sabah oldu diyen kimsenin sِzüne yakîn etmeden veya şaka yaptığını zannederek orucu bâtıl eden şeylerden birini yapar ve sonradan sabah olduğunu anlarsa

kِr ve benzeri, başkasının sِzü üzere orucunu açar ve sonradan iftar vakti olmadığını anlarsa. hatta eğer yalancının sِzüyle iftira ederse keffaret de farz olur.

s- açık havada karanlık nedeniyle akşam olduğuna yakîn edip iftar eder ve sonradan akşam olmadığını anlarsa; ama bulutlu havada akşam oldu zannıyla iftar eder sonradan akşam olmadığını anlarsa kaza gerekmez.

9-    serinlemek için veya sebepsiz yere mazmaza eder, yani ağzında su dolaştırır ve bu esnada elinde olmayarak boğazına su kaçarsa; ama eğer oruçlu olduğunu unutur ve suyu yutar veya abdest için mazmaza ederken elinde olmayarak boğazına kaçırırsa kaza etmek farz değildir.

10-  ilk baştan, meni çıkarmak kastı olmadığı halde ve normalde şakalaşmakla kendisinden meni gelmeyen birisi, hanımıyla şakalaşır ve elinde olmayarak ondan meni gelirse, bu durumda orucunu kaza etmesi müstehaptır.

m. 1754- eğer su dışında bir maddeyi ağzına alır ve elinde olmayarak boğazına kaçarsa veya burnuna su çeker ve elinde olmayarak su boğazına kaçarsa, üzerine kaza farz olmaz.

m. 1755- çok mazmaza yapmak oruçlu kimse için mekruhtur. mazmazadan sonra tükürüğünü yutmak isteyen kimsenin üç defa ağız suyunu dışarıya tükürmesi daha iyidir.

m. 1756- eğer insan, mazmaza yaptığı zaman elinde olmayarak veya unutkanlık nedeniyle boğazına su kaçacağını bilirse mazmaza yapmamalıdır.

m. 1757- ramazan ayında araştırdıktan sonra sabah olmadığına yakîn edip, orucu bozan bir işi yaparsa ve sonradan da sabah olduğu anlaşılırsa kazası gerekmez.

m. 1758- insan, akşam olup olmadığından şüphe ederse, iftar edemez. ama sabah olup olmadığında şüphe ederse, araştırmadan ِnce bile orucu bâtıl eden bir iş yapabilir.

kaza orucu hükümleri

m. 1759- deli olan birisi akıllanırsa, delilik zamanında tutmadığı oruçtan kaza etmesi farz değildir.

m. 1760- kâfir birisi müslüman olursa, kâfir olduğu zamanın oruçlarını kaza etmesi farz değildir. yine müslüman olduğu günün orucunun kazası ona farz değildir. ama ِğleden ِnce müslüman olursa ve orucunu bozan bir şey yapmamışsa, ihtiyaten farz olarak niyet edip oruç tutmalıdır. eğer o gün oruç tutmazsa ihtiyaten farz gereği onun kazasını yerine getirmelidir. ama müslüman olan birisi mürtet (kâfir) olur ve sonra yeniden müslüman olursa, kâfirlik zamanının oruçlarını kaza etmelidir.

m. 1761- sarhoşluk nedeniyle tutulmayan orucun kaza edilmesi gerekir. sarhoşluğa yol açan şeyi, ister tedavi için yemiş olsun ve ister sebepsiz olarak yemiş olsun, fark etmez.

m. 1762- mazereti olduğu için birkaç gün oruç tutamayan kimse sonra mazeretinin ne zaman bertaraf olduğunda şek ederse, orucunu tutmadığına ihtimal verdiği en az miktarı kaza edebilir. meselâ, ramazan'dan ِnce yolculuğa çıkan bir kimse, yolculuktan ramazan'ın beşinci günü mü, altıncı günü mü dِndüğünü bilmiyorsa beş günün kazasıyla yetinebilir. yine mazeretinin ne zaman ortaya çıktığını bilmeyen kimse en az miktarı kaza edebilir; meselâ, ramazan ayının sonlarında yolculuğa çıkan ve ramazan'dan sonra dِnen kimse, ramazan'ın yirmi beşinde mi yolculuğa çıktı, yirmi altısında mı diye şek ederse, şüphesinin az tarafını yani beş günü kaza edebilir. ama ihtiyaten farz olarak, eğer yolculuk vaktini biliyor, ama miktarını bilmiyorsa çok olan miktarı kaza etmelidir.

m. 1763- üzerinde birkaç ramazan'ın kazası olan kimse bunlardan hangisini ِnce tutarsa; sakıncası yoktur. ancak eğer son ramazan'ın kazası için vakit dar olursa - meselâ, son ramazan'dan beş gün orucu, kazaya kalmış olur ve sonraki ramazan'a da beş gün kalmış olursa- ihtiyaten farz olarak ilk ِnce son ramazan'ın kazasını tutmalıdır

m. 1764- üzerinde birkaç ramazan'ın kaza orucu farz olan bir kimse tuttuğu orucun hangi ramazan'ın kazası olduğunu niyetinde belirtmezse ilk ramazan'ın kazası olarak hesap olunur.

m. 1765- ramazan orucunun kazasını tutan kimse, kaza oruç tutmak için vakit dar değilse, ِğleden ِnce orucunu bozabilir.

m. 1766- başkasının kaza orucunu tutan bir kimse, ihtiyaten farz olarak orucunu, ِğleden sonra bozmamalıdır.

m. 1767- eğer hastalık, hayız ve nifas nedeniyle ramazan orucunu tutamaz ve ramazan ayı bitmeden ِlürse, tutamadığı bu oruçların kaza edilmesi gerekmez

m. 1768- hastalık nedeniyle ramazan orucunu tutamayan kişinin hastalığı sonraki yılın ramazan'ına kadar sürerse, tutamadığı oruçların kazası onun üzerine farz değildir, ama her gün için fakire bir mudd -yaklaşık on sir (750 gr.)- taam, yani buğday, arpa ve benzerlerini vermelidir. fakat yolculuğa çıkması yüzünden oruç tutmaması gibi başka bir mazeretle oruç tutmamışsa ve bu mazereti de gelecek ramazana kadar sürerse tutmadığı oruçları kaza etmelidir, ayrıca her gün için fakire bir mudd taam da vermesi ihtiyaten farzdır.

m. 1769- hastalık nedeniyle ramazan orucunu tutmayan kişinin hastalığı ramazan'dan sonra iyileşir, ama gelecek ramazan'a kadar süren başka bir mazeretle karşılaşır ve oruçların kazasını tutamazsa, tutamadığı oruçları kaza etmelidir. yine, ramazan ayında hastalıktan başka bir mazereti olur ve ramazan'dan sonra bertaraf olur, ama hastalık nedeniyle bu oruçların kazasını gelecek ramazan'a kadar tutamazsa, tutmadığı oruçları kaza etmesi gerekir. ayrıca ihtiyaten farz olarak her gün için fakire bir mudd taam da vermelidir.

m. 1770- bir mazeret nedeniyle ramazan ayında oruç tutamayan kimsenin ِzrü ramazandan sonra geçtiği halde kasten gelecek ramazan'a kadar oruçların kazasını yapmazsa, bu oruçları kaza etmeli ve ayrıca her gün için fakire bir mudd buğday, arpa veya benzeri bir şey de vermelidir.

m. 1771- orucun kazasını ِnemsemez de vakti darlaşır ve bu vakitte de bir ِzür ortaya çıkarsa; kazayı tutmalı ve her gün için fakire bir mudd buğday, arpa veya bunların benzerini de vermelidir. hatta ِzürlü olduğu zaman, ِzür geçince orucunun kazasını tutacağını kararlaştırır mazeret geçince de kaza etmez ve vakit darlaşınca ikinci bir ِzür ortaya çıkarsa, oruçlarını kaza etmesi gerekir; ayrıca ihtiyaten farz olarak her gün için fakire bir mudd yemek de vermesi gerekir.

m. 1772- eğer insanın hastalığı birkaç yıl sürerse, iyi olduktan sonra gelecek ramazan'a kadar kaza edecek vakit olursa son ramazan'dan kalan oruçları kaza etmesi gerekir, ِnceki yıllardan kalan her gün için ise fakire bir mudd - yaklaşık on sir- taam vermelidir.

m. 1773- her gün için fakire bir mudd taam vermesi gereken kimse, birkaç günün keffaretini bir fakire verebilir.

m. 1774- ramazan orucunun kazasını birkaç yıl ertelerse, kazasını tutmalı ve her gün için fakire bir mudd taam da vermelidir.

m. 1775- ramazan orucunu kasten tutmayan kimse, kazasını tutmalıdır ve her gün için iki ay oruç tutmalı veya altmış fakire taam vermeli veya bir kِle azad etmelidir. eğer o orucun kazasını gelecek ramazan'a kadar tutmazsa her gün için bîr mudd taam vermesi de gerekir.

m. 1776- ramazan orucunu kasten tutmaz ve o günde bir kaç defa orucu bozan bir işi de yaparsa -meselâ, birkaç

kere cima' yaparsa ihtiyaten farz olarak o miktarda keffaret vermelidir.

m. 1777- babanın ِlümünden sonra büyük oğul, kaza namazı bahsinde anlatıldığı üzere babasının kazaya kalan namaz ve oruçlarını yerine getirmelidir. ihtiyaten farz olarak annesinin de kaza orucunu yerine getirmesi gerekir.

m. 1778- babanın ramazan orucundan başka farz bir orucu -nezir orucu gibi- kazaya kalmışsa, ihtiyaten farz olarak onu da büyük oğul kaza etmelidir.

yolculukta oruç hükümleri

m. 1779- dِrt rekatlı namazlarını yolculukta iki rekat olarak kılması gereken yolcu oruç tutmamalıdır; namazlarını tam kılan bir yoku, mesleği yolculuk olan veya yolculuğu ma'siyet (günah) olan kimse gibi -yolculukta- oruç tutmalıdır.

m. 1780- ramazan ayında yolculuğa çıkmanın sakıncası yoktur. fakat oruçtan kaçmak için yolculuğa çıkmak mekruhtur.

m. 1781- ramazan orucundan başka (günü) belli bir oruç insanın üzerine farz olursa, mesela, belli bir günde oruç tutmayı nezir etmişse, o günde yolcuğa çıkabilir. yine eğer vaktin daraldığı sırada ramazan orucunun kazası üzerine farz olursa yolculuk yapabilir.

m. 1782- oruç tutmayı nezredip gün belirtmeyen kimse onu seferde tutamaz. ama belirli bir gün yolculukta oruç tutmayı nezrederse onu yolculukta yerine getirmelidir. yine ister yolculukta olsun, ister olmasın belli bir gün oruç tutmayı nezir etmişse yolculukta bile olsa o gün oruç tutmalıdır.

m. 1783- yolcu, bir hacet istemek için medine-i tayyibe'de üç gün müstehap oruç tutabilir

m. 1784- yolcunun orucunun bâtıl olduğunu bilmeyen bir kimse, yolculukta oruç tutarsa ve günün içerisinde meseleyi (bu hükmü) anlarsa orucu bâtıl olur, eğer akşama kadar bu meseleyi arılamazsa orucu sahihtir.

m. 1785- eğer yolcu olduğunu unutur veya yolcunun orucunun bâtıl olduğunu unutur ve yolculukta oruç tutarsa, orucu bâtıl olur.

m. 1786- oruçlu olan kimse ِğleden sonra yolculuğa çıkarsa, orucunu tamamlamalıdır; ِğleden ضnce yolculuğa çıktığında ise ruhsat haddine, yani şehrin duvarlarının gِrünmeyeceği ve ezan sesinin işitilmeyeceği yere yetiştiği zaman orucunu bozmalıdır; eğer ondan ِnce orucunu bozarsa ihtiyata gِre keffaret onun üzerine farz olur.

m. 1787- yolcu ِğleden ِnce vatanına ya da on gün kalmak istediği bir yere ulaşırsa; eğer orucu bozan bir iş yapmamışsa o gün oruç tutmalıdır; eğer orucu bozan bir iş yapmışsa veya ِğleden sonra vatanına ya da on gün kalacağı bir yere ulaşmışsa, o günün orucu ona farz değildir.

m. 1788- yolcunun veya bir ِzür nedeniyle oruç tutmayan kimsenin ramazan ayının gündüzünde cima' yapması ve yiyip içecekle kendini tam olarak doyurması mekruhtur.

kendilerine oruç farz olmayan kimseler

m. 1789- ihtiyarlık dolayısıyla oruç tutamayan veya oruç tutmak kendisine meşakkatli olan kimseye oruç farz değildir. fakat ikinci durumda (meşakkatli durumda) her

gün için fakire bir mudd -yaklaşık on sir- buğday, arpa veya bunların benzerini vermesi gerekir.

m. 1790- ihtiyarlık nedeniyle oruç tutmayan kimse ramazan'dan sonra tutabilecek duruma gelirse, tutmadığı oruçların kazasını tutması ihtiyaten müstehaptır.

m. 1791- hastalığı yüzünden çok susayan ve susuzluğa tahammül edemeyen veya bu yüzden oruç tutması çok meşakkatli olan kimseye oruç farz değildir; ama ikinci durumda olan kimse, her gün için fakire bir mudd buğday, arpa veya bunlara benzer bir şey vermelidir; ve ihtiyaten farz olarak zaruri olduğu miktardan fazla su içmemelidir. sonradan da oruç tutması mümkün olursa, tutamadığı oruçları kaza etmelidir.

m. 1792- doğumu yakınlaşmış bîr kadının oruç tutması çocuğuna zarar verecekse oruç ona farz değildir; yine kendisi için de zararlı olursa oruç tutması farz olmaz. bu durumda her gün için fakire bir mudd taam vermelidir. her iki durumda da tutmadığı oruçların kazasını yapmalıdır.

m. 1793- bebek emziren kadın, ister bebeğin annesi olsun, ister dadısı, isterse ücretsiz süt versin, sütü az olursa, eğer oruç tutması emzirdiği bebeğe zarar verirse, oruç tutmak ona farz değildir. yine kendisi için de zararlı olursa oruç ona farz değildir ve bu durumda her gün için fakire bir mudd taam vermelidir. her iki durumda da tutamadığı oruçları daha sonra kaza etmelidir. eğer ücretsiz olarak bebeğe süt veren veya verdiği süt için babasındaa farz değildir. yine kendisi için de zararlı olursa oruç ona farz değildir ve bu durumda her gün için fakire bir mudd taam vermelidir. her iki durumda da tutamadığı oruçları daha sonra kaza etmelidir. eğer ücretsiz olarak bebeğe süt veren veya verdiği süt için babasından, annesinden veya ücretini veren başkasından ücret alan bir kimse bulunursa, ihtiyaten farz olarak bebeği ona verip orucu tutmalıdır.

ayin ilk gününün tespiti

m. 1794- ayın ilk günü beş şeyle tespit edilir.

1-    bizzat insanın kendisi ayı gِrürse.

2-    sِzleri yakın getirecek bir grubun ayı gِrdük demesiyle; yine insanın yakin etmesini sağlayan her şey aynı hükmü taşır.

Şaban ayının ilkinden otuz gün geçmesi; bu vasıtayla ramazan ayının ilki tespit edilmiş olur. ramazan ayının ilkinden otuz gün geçince de Şevval ayının ilki tespit edilmiş olur.

iki âdil erkeğin "gece ayı gِrdük" demeleriyle. ancak ayın durumunu birbirlerinin tersine açıklarlarsa veya "ayın iç kısmı ufuk tarafına doğruydu" gibi gerçeğe aykırı şahadette bulunurlarsa ayın ilk günü tespit edilmiş olmaz. ama eğer birinin "ay yüksek idi", diğerinin "yüksek değildi" demesi gibi ayın bazı ِzelliklerinin tespitinde farklılık olursa, onların sِzleriyle ayın ilk günü tespit edilmiş olur.

5-    Şer*i hakimin ayın ilk günü olduğuna hükmetmesiyle. m. 1795- Şer1* hakim ayın ilk günü olduğuna

hükmederse; onu taklit etmeyen kimse bile onun hükmüne gِre amel etmelidir. fakat Şer"i hakimin hata yaptığını bilen bir kimse onun hükmüne gِre amel edemez.

m. 1796- ayın ilk günü müneccimlerin kahinliğiyle tespit olunamaz. ancak eğer insan onların sِzlerine yakın ederse ona gِre amel etmelidir.

Back Index Next