Büyük Taklit Mercii
   Hayat Öyküsü
   Eserleri
   Ahkam ve Fetvalar
   Mesajlar
   Gençler İçin İlmihal
   Resimler
   Soru ve Cevaplar
   Alimlerin Hayat
   Vucuhat hakkında

   E-Mail Listing:


 
Back Index Next

livata yaparsa ihtiyaten farz olarak, süt emme yoluyla o erkeğin kızı, kız kardeşi, annesi ve büyükannesi olmuş kadınlarla evlenemez.

m. 2417- bir kadın, bir insanın erkek kardeşine süt verirse o insana mahrem olmaz. gerçi onunla evlenmemesi ihtiyaten müstehaptır.

m. 2418- insan, iki kız kardeşle -süt emmek dolayısıyla birbirlerine kardeş olmuş iki süt kardeş bile olsalar- evlenemez; bu durumda, iki kadını nikahlar ve sonradan iki kız kardeş olduklarını anlarsa, onların akdi aynı zamanda yapılmışsa her ikisinin nikahı da batıldır. eğer ikisi aynı zamanda yapılmamışsa ِnceki nikah sahih, sonraki nikah bâtıl olur.

m. 2419- eğer kadın, kocasının sütünden, sonradan şu kimselere süt verirse, kocası kendisine haram olmaz. gerçi bu işi yapmamaları daha iyidir.

kendi kız ve erkek kardeşine.

kendi amca, hala, dayı ve teyzesine.

kendi dayı ve amca çocuklarına.

kendi erkek kardeşinin çocuklarına.

kendi kocasının erkek ve kız kardeşine.

6-    kendi kız kardeşi çocuğuna veya kocasının kız kardeşi çocuklarına.

kocasının dayı, teyze, amca ve halasına.

kendi kocasının diğer karısının torununa.

m. 2420- eğer birisi, insanın hatasının veya teyzesinin tazına süt verirse, ona mahrem olmaz. ama onunla evlenmekten sakınması ihtiyaten müstehaptır.

m. 2421- iki kansı olan kimsenin, karılarında birisi diğer karısının amcası oğluna süt verirse, amcası oğlunun süt emdiği kadın kocasına haram olmaz.

süt verme adabi

m. 2422- çocuğa süt vermek için herkesten daha iyi olan, çocuğun annesidir. uygun olanı da annenin, süt verdiği için kocasından ücret atmamasıdır. kocasının ücret vermesi de iyidir. eğer anne, süt anneden daha çok ücret isterse, kocası, ondan çocuğu alıp süt anneye verebilir.

m. 2423- süt annenin, on iki imamı kabul eden, âkil ve iffet sahibi güzel yüzlü birisi olması müstehaptır.aklı az, on iki imamı kabul etmeyen, çirkin, kِtü ahlaklı ve zina-zade olması mekruhtur. yine zinadan dolayı bir çocuk dünyaya getirmiş hir kadının süt anne tutulması mekruhtur.

süt vermeyle ilgili diĞer meseleler

m. 2424- kadınları, her çocuğa süt vermekten ِnlemek müstehaptır. zira kimlere süt verdiğinin unutulması mümkündür ve sonradan mahrem olan iki kişinin birbirleriyle evlenmesine sebep olur.

m. 2425- süt emme vasıtasıyla birbirlerine akraba olan kimselerin birbirlerine hürmet gِstermeleri müstehaptır. ama birbirlerinden miras alamazlar. insanın kendi akrabalarıyla olan akrabalık hakkı, onlar için yoktur.

m. 2426- mümkün olduğu takdirde çocuğa tam iki yıl süt vermek müstehaptır.

m. 2427- eğer süt vermek dolayısıyla kocasının hakkı zayi olmuyorsa, kadın, kocasının izni olmaksızın başka birini çocuğuna süt verebilir. ama bir çocuğa süt vermek suretiyle, kendi kocasına haram olacaksa o çocuğa süt vermek caiz değildir. mesela, kocası, süt emen bir kızı kendine nikahlamış olursa, kadın o çocuğa süt

vermemelidir. çünkü, o çocuğa süt verirse, kendisi, kocasının karısının annesi olmakla kocasına haram olur.

m. 2428- eğer bir kimse, kardeşlerinin hanımının kendine mahrem olmasını isterse, süt emen bir kız çocuğunu(mesela, iki günlüğüne kendisine siyga etmeli ve bu iki gün içinde kardeşinin karısı, 2356. meselede sِylenen şartlarla o çocuğa süt vermelidir. bu durumda, kızın çocuğunun akdi batıl olur ve ona mahrem ve ebedi haram olur; ayrıca kardeşinin karısı da ona haram olur.

m. 2429- erkek, bir kadını kendine nikah etmeden ضnce,süt emme vasıtasıyla o kadının kendine haram olduğunu sِylerse, mesela onun annesinin sütünü emdiğini sِylerse ve onu tasdik etmek de mümkün olursa kadınla evlenemez. eğer nikahtan sonra sِyler ve kadın da onun sِzlerini kabul ederse nikah bâtıldır. bu durum, eğer erkek onunla ilişkide bulunmamışsa veya ilişkide bulunmuş ama ilişkide bulunduğu zaman kadın, o erkeğe haram olduğunu biliyorduysa, mehiri yoktur. ama kadın ilişkiden sonra, o adama haram olduğunu anladıysa, erkek , onun mehrini, onun benzeri kadınların mehillerine uygun olarak vermelidir.

m. 2430- kadın, nikahtan ِnce, süt emmek suretiyle o adama haram olduğunu sِylerse ve bunu tasdik etmek de mümkün olursa, o erkekle evlenemez. eğer nikahtan sonra sِylerse, erkeğin nikahtan sonra o kadının ona haram olduğunu demesi gibidir ve hükmü ِnceki meselede açıklandı.

m. 2431- mahrem olmaya sebep olan süt verme, iki şeyle sabit olur:

1- insanın, sِzlerine yakin edeceği bir grubun haber vermesiyle.

2- adil iki erkeğin veya âdil dِrt kadının şahitliğiyle. ama süt vermenin şartlarını da sِylemeli dirler. meselâ şِyle demelidirler: biz, filan kadının gِğsünden yirmi dِrt saat süt emdiğini ve bu konuda da birbirleriyle farklılıkları yoksa erkek ve kadınla da gِrüşleri farklı değilse şartlan açıklamaları gerekmez.

m. 2432- eğer çocuğun, mahrem olmaya sebep olacak kadar süt emip emmediğinden şüphe edilirse ya da o miktar süt emdiği zannedilirse çocuk, hiç kimseye mahrem olmaz. ama en iyisi ihtiyat etmektir.

talak hükümleri

m. 2433- karısını boşayan erkeğin, akıllı olması gerekir. ihtiyaten farz olarak baliğ de olmalıdır. bu işi de kendi ihtiyarıyla yapmalıdır. eğer kamım boşaması için onu mecbur ederlerse talak batıl olur. yine boşama kastı olmalıdır. eğer boşama sِzünü şakayla sِylemişse sahih değildir.

m. 2434- kadın, boşama anında hayız ve nifas kanından temizlenmiş olmalı ve kocası da o temizliğinde ve o temizlikten ِnceki hayız ve nifas halinde kadınla ilişkide bulunmamış olmalıdır. eğer o temizlikten ِnce hayız veya nifas halinde onunla ilişkide bulunmuşsa, ihtiyaten farz olarak talak yeterli değildir; yeniden adet olup temizlenmesi gerekir. bu iki meselenin tafsilatı ilerdeki meselelerde sِylenecektir.

m. 2435- hayız ve nifas halinde bulunan bir kadını boşamak, üç durumda sahihtir:

!- kocası, evlendikten sonra onunla ilişkide bulunmamış olursa.

2- hamile olursa, eğer hamile olduğu belli olmadığı halde hayız halinde kocası, karısını boşar, daha sonra hamile olduğu anlaşılırsa sakıncası yoktur.

3- erkek uzakta olduğu veya araştırmak zor olduğu için, temiz olup olmadığını anlayamaz veya anlaması müşkül olursa.

m. 2436- eğer karısını hayız kanından temizlendi bilerek boşarsa, daha sonra talak anında hayız olduğu anlaşılırsa, talakı bâtıldır. ama onu hayızlı bilerek boşarsa ve sonradan onun temiz olduğu anlaşılırsa talak sahihtir.

m. 2437- karısının hayız veya nifas halinde olduğunu bilen bir kimse, uzaklaşırsa meselâ yolculuğa çıkarsa ve karısını da boşamak isterse normalde kadınların hayız ve nifastan temizlenmeleri için gerekli olan müddet kadar sabretmelidir.

m. 2438- uzakta olan bir erkek, karısını boşamak isterse, eğer karısının hayız veya nifas halinde olup olmadığından haber alabilecekse, onun bu bilgisi karısının hayız adetine veya şer1! olarak belirtilen diğer işaretlere dayansa bile, kadınların normalde hayız ve nifastan kurtulması için gerekli olan müddet kadar sabretmelidir. ihtiyaten farz olarak da bir ay beklemelidir.

m. 2439- hayız ve nifastan temiz olan karısıyla ilişkide bulunur sonrada boşamak isterse, ikinci defa hayız gِrüp temizlenmesini beklemelidir. yine karısıyla hayız veya nifas halinde ilişkide bulunursa, karısı temizlendikten sonra onunla ilişkide bulunmasa bile, ihtiyaten farz olarak, o hayız veya nifastan sonraki temizlikte onu boşayamaz. ama, dokuz yaşını doldurmamış veya hamile olan karısını ilişkiden sonra boşarsa sakıncası yoktur; yine, eğer yeise (eğer seyyîde ise altmış yaşını geçmiş, seyyide değilse elli yaşını geçmiş) olursa sakıncası yoktur.

m. 2440- eğer hayız ve nifas kanından temiz olan bir kadınla ilişkide bulunduktan sonra o temizlik halinde

boşarsa, sonradan talak anında hamile olduğu anlaşılırsa sakıncası yoktur.

m. 2441- eğer hayız ve nifas kanından temiz olan bir kadınla ilişkide bulunduktan sonra yolculuğa çıkarsa, yolculukta da karısını boşamak isterse, normalde kadın o temizlikten sonra tekrar kan gِrüp yeniden temizleninceye kadar sabretmelidir. ihtiyaten farz olarak, bu müddet bir aydan az olmamalıdır

mnra tekrar kan gِrüp yeniden temizleninceye kadar sabretmelidir. ihtiyaten farz olarak, bu müddet bir aydan az olmamalıdır

m. 2442- eğer erkek, yaratılıştan veya ilaç kullanma ya da bir hastalık nedeniyle hayız olmayan karısını boşamak isterse, onunla ilişkide bulunduktan itibaren üç ay onunla ilişkiden sakınmalı ve sonra boşamalıdır.

m. 2443- talak sıygası arapça olarak ve sahih bir şekilde okunmalıdır, ihtiyaten farz olarak "talik" kelimesiyle okunmalı ve iki âdil erkek de onu işitmelidir. talak siygasını kocanın kendisi okumak isterse meselâ karısının adı fatma ise şِyle demelidir:

(kanım fatma boştur). diğer birisini vekil ederse o vekil şِyle demelidir:

m. 2444- siyga olmuş yanı meselâ bir aylık, ya bir yıllık nikahlanmış bir kadının talak'ı yoktur. çünkü o kadının boşanması, o müddetin tamam olmasıdır ya da erkek bu müddeti ona bağışlamalıdır. yani şِyle demelidir: "müddeti sana bağışladım." bu iş için şahit tutmak veya kadının hayızdan temiz olması gerekmez.

talak iddeti

m. 2445- dokuz yaşını doldurmamış kadınla, yeise kadının iddeti yoktur. yani kocası onunla ilişkide bulunmuş olsa bile, boşandıktan sonra hemen evlenebilir.

m. 2446- dokuz yaşını doldurmuş ve yeise olmayan bir kadın, kocası kendisiyle ilişkide bulunduysa talaktan sonra idden beklemesi gerekir. yani temiz halinde kocası boşadıktan sonra, müddeti her ne kadar az da olsa, iki defa hayız gِrünceye kadar sabretmeli ve temizlenmeli, üçüncü hayızı gِrünce onun iddeti tamam olur ve kocaya gidebilir. ama eğer kocası temasta bulunmadan boşarsa onun iddeti yoktur, yani boşandıktan sonra hemen kocaya gidebilir.

m. 2447- hayız gِrmeyen bîr kadın, hayız gِren kadınların yaşındaysa kocası kendisiyle ilişkide bulunduktan sonra onu boşarsa, talaktan sonra üç ay iddet beklemesi gerekir.

m. 2448- iddeti uç ay olan bir kadının boşanması ayın evvelinde olmuşsa, hilali ( kameri) üç ay yani ayın gِründüğü günden ta üç aya kadar iddet beklemelidir. eğer ayın ortasında boşarlarsa o ayın kalan kısmı ile ondan sonraki iki ayı ve dِrdüncü ayın da yansına kadar iddet beklemelidir. meselâ, ayın yirmisinde güneş batınca boşasalar ve o ay yirmi dokuz gün olsa, o aydan kalan dokuz günü ondan sonraki iki ayı ve dِrdüncü aydan da yirmi gün iddet beklemelidir. birinci aydan beklediği iddet miktarı otuz gün olması için dِrdüncü aydan yirmi bir gün iddet beklemesi ihtiyaten müstehaptır.

m. 2449- eğer hamile bir kadını boşarlarsa, onun iddeti, çocuğun dünyaya gelmesine veya çocuğunun düşmesine kadardır. buna gِre, meselâ boşandıktan bir saat sonra çocuk dünyaya gelirse, iddeti tamam olur.

m. 2450- dokuz yaşını doldurmuş ve yeise de olmayan bir kadın meselâ, eğer bir aylık veya bir yıllık siyga olursa kocası onunla ilişkide bulunduktan sonra onun müddeti biterse veya kocası müddeti ona bağışlarsa; eğer hayız gِrüyorsa, ihtiyaten farz olarak iki defa hayız gِrünceye veya iki defa temizleninceye kadar (hangisi daha fazlaysa) iddet tutmalı ve evlenmemelidir. eğer hayız gِrmüyorsa kırk beş gün kocaya gitmekten sakınmalıdır. eğer hamileyse, ihtiyaten farz olarak doğumu veya kırk beş gün - hangisi fazlaysa- iddet tutmalıdır.

m. 2451- talak iddetinin başlangıcı, boşanma siygasının sِylenmesinden sonradır; kadın ister boşandığını bilsin, ister bilmesin iddeti tamamlandıktan sonra, kendisini boşadıklarını anlarsa, ikinci defa iddet beklemesi gerekmez

kocasi ضlen kadinin iddeti

m. 2452- kocası ضlen kadın, siyga veya yeise ya da dokuz yaşından küçük bile olsa, eğer hamile değilse dِrt ay on gün iddet beklemelidir; yani kocaya gitmekten sakınmalıdır. eğer hamile olursa, doğuma kadar iddet beklemelidir. ama dِrt ay on gün tamamlamadan çocuğu dünyaya gelirse, kocasının ِlümünden itibaren dِrt ay on gün geçinceye kadar sabretmelidir; bu iddete vefat iddeti denir.

m. 2453- vefat iddetinde olan bir kadının, renkli elbise giymesi, sürme çekmesi haramdır. ayrıca süs sayılan diğer şeyler de ona haramdır.

m. 2454- kadın kocasının ِldüğünü yakin ve vefat iddeti tamam olduktan sonra kocaya giderse, eğer kocasının daha sonra ِldüğü belli olursa ikinci kocasından ayrılmalıdır, hamile olduğu taktirde talak iddetinde

sِylendiği miktarda, ikinci kocası için talak iddeti ve sonra birinci kocası için de vefat iddeti beklemelidir; eğer hamile değilse birinci kocası için vefat iddeti ve sonra ikinci kocası için talak iddeti beklemelidir. vefat iddetim kocasının gerçek ِlüm haberini aldıktan sonra beklemeye başlamalıdır.

m. 2455- eğer kocası kayıpsa veya kayıp hükmündeyse, vefat iddetinin başlangıcı, kadının, kocasının ِlümünden haberdar olduğu zamandır.

m. 2456- iddetim tamam oldu diyen kadının sِzü iki şartla kabul edilir. birincisi, ihtiyaten tِhmet konusu olmamalı, ikincisi, talaktan veya kocasının ِlümünden, iddet müddetinin tamamlanmasını mümkün kılacak kadar bir zaman geçmiş olmalıdır.

bain talak ve rici talaki

m 2457- bâin talakı, erkeğin, talaktan sonra karısına dِnmeye hakkı olmayan talaktır. yani onu nikahsız kadınlığa kabul edemez, bâin talakı beş kısımdır:

1-    dokuz yaşını doldurmamış kadının talakı.

2-    yeise olan kadının talakı, yani seyyide ise altmış yaşını geçmiş, eğer seyyide değilse elli yaşını geçmiş olan kadının talakı.

nikahtan sonra kocası kendisiyle ilişkide bulunmamış olan kadının talakı.

üç defa boşanmış olan kadının talakı.

hükümleri ileride sِylenecek olan hul' ve mübarat talakı; bunlar dışında kalanlar talakı ric'idir, yani talaktan sonra kadın iddet içindeyken, kocası ona dِnebilir.

m. 2458- karısını ric'i talak ile boşayan kimsenin, boşanma zamanı bulunduğu evden kadını çıkarması

haramdır. ama tafsilatlı kitaplarda sِylenmiş olan, bazı zamanlarda -mesela fahişelik yapma ve yabancılarla ilişki kurması gibi durumlarda- onu dışarı çıkarmanın sakıncası yoktur. yine kadının da gereksiz işler için dışarı çıkması haramdır.

rücu' etme hükümleri

m. 2459- ric'i talakta erkek, iki yolla karısına dِnebilir

1- onu tekrar kendisine karısı etti anlamına gelen bir kelime sِylerse.

2 - geri dِndüğü anlaşılacak bir iş yaparsa. buna gِre, herhangi bir lafızla veya amelle yeniden karısına dِndüğünü gِsterirse, rücu etmiş olur; zahiren, rücu kastı olmasa bile karısıyla ilişkide bulunması ona dِnüş sayılır

m. 2460- erkeğin geri dِnmesi için şahit tutması veya karısına haber vermesi gerekmez, hatta hiç kimse anlamadan, ben kanma dِndüm derse sahihtir. ama şahit tutması müstehaptır. iddet tamamlandıktan sonra, insan iddet bitmeden rücu ettim derse, onu ispatlamalıdır.

m. 2461- karısını ric'i talakla boşayan erkek, boşadıktan sonra karısı ona dِnmemesi için anlaşma yaparsa, bu anlaşma batıldır ve anlaşma karşılığında aldığı mala malik olamaz ama rücu hakkı olmasına rağmen anlaşırlar ve bu hakkından yararlanmazsa bu anlaşma sahihtir. fakat rücu ederse anlaşmanın sahih olması sakıncalıdır.

m. 2462- eğer bir kadını iki kez boşayıp tekrar ona dِnerse veya iki kere boşadıktan sonra tekrar nikahlarsa üçüncü boşanmadan sonra o kadın, o erkeğe haram olur ama üçüncü boşanmadan sonra başka birisiyle evlenirse dِrt şartla birinci kocasına helal olur; yani o kadını yeniden nikahlayabilir:

ikinci kocanın nikahı sürekli olmalıdır,eğer meselâ bir aylık veya bir yıllık onu siyğa yaparlarsa, vakit tamam olup ayrıldıktan sonra birinci kocası onu nikahlayamaz.

ihtiyaten ikinci kocası baliğ olmalı ve onunla ilişkide bulunmalıdır. yine ihtiyaten farz olarak onunla ِnden ilişkide bulunmalı ve meni de gelmelidir.

ikinci kocası ya onu boşamalıdır veya ِlmelidir.

4-    ikinci kocanın talak iddeti veya vefat iddeti tamamlanmış olmalıdır.

hul' talaki

m. 2463- kocasına meyli olmayan ve mehrini veya kendisine ait olan malını kocasına kendisini boşaması için bağışlayan bir kadının boşanmasına talak-ı hul1 denir.

m. 2464- hul' talakı siygasını okumak isteyen kocanın karısının adı meselâ fatma ise mehrini bağışladıktan sonra şِyle der:

(karım fatma'yı verdiği şey karşısında hul' talakı ile boşadım, o boştur). ve "hiye talik" cümlesini sِylemek ihtiyaten farzdır.

m. 2465- bir kadın, kocasına mehrini bağışlaması için bir kimseyi vekil yaparsa, koca da aynı adamı, karısını boşaması için vekil yaparsa; kocanın ismi muhammed ve kadının ismi fatma olursa vekil talak siygasını şِyle okur:

ondan sonra ara vermeden devam eder:

eğer kadın, kendisini boşaması için kocasına mehrinden başka bir şey vermesi için bir kimseyi vekil yaparsa, vekil 'l*v*0 yerine o şeyi sِylemelidir, meselâ yüz lira vermiş ise       ijuj s ü cj jî     demelidir.

mübarat talaki

m. 2466- kan-koca birbirlerini istemezlerse ve kadın kendisini boşaması için kocasına bir miktar mal verir veya mehrini bağışlarsa, o talaka mübârât talakı denir.

m. 2467- erkek mübârât talakıyla karısını boşayacaksa ve meselâ karısının adı fatma ise şِyle demelidir:

(karım fatma 'y> mehiri mukabilinde mübârât ettim, artık o boştur). eğer başka birini vekil ederse, vekil şِyle der:

her iki durumda da eğer (u^^) kelimesi yerine ^^*y derse sakıncası yoktur.

m 2468- mübârât ve hul' talakının sıygalarının sahih arapça ile okunması gerekir. ama kadın, malı kocasına bağışlamak için türkçe, 'boşanmak için filan malı sana bağışladım " derse sakıncası yoktur

m. 2269- eğer kadın, hul' veya mübârât talakı iddetindeyken kendi bağışladığından vaz geçerse, kocası geri dِnüp onu nikahsız yeniden kendi karısı yapabilir.

m. 2470- erkeğin, mübârât talakı için aldığı malın, mehirden fazla olmaması gerekir. hatta ihtiyaten farz olarak mehirden az olması gerekir. ama eğer hul' alakında fazla olursa sakıncası yoktur.

talakla ilgili diĞer meseleler

m. 2471- nâmahrem olan bir kadınla, kendi karısı zannederek ilişkide bulunursa, kadın onun kocası olmadığını bilse veya kocası olduğunu zannetse bile iddet beklemesi gerekir.

m. 2472- kendi karısı olmadığını bildiği bir kadınla zina ederse, kadın onun, kocası olmadığını bilmese bile, ihtiyaten farz gereği iddet beklemelidir.

m. 2473- eğer erkek, bir kadını kocasından boşanıp kendisiyle evlenmesi için aldatırsa, o kadının talakı ve nikahı sahihtir. ama her ikisi de büyük günah işlemiş olurlar.

Back Index Next